CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen’den kadınların soy adı düzenlemesiyle ilgili uyarı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, iktidarın Anayasa’nın açık hükmüne ve Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen kadınların soy adı hakkını elinden almaya hazırlandığını belirterek uyarıda bulundu. Gökçen, kadınların evlendikten sonra kendi soy adlarını kullanmaları için TBMM’nin de girişimde bulunması gerektiğini ifade etti. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru kararlarına rağmen eşitliği sağlayacak bir kanun değişikliği yapılmadığı için kadınların dava açmak zorunda kaldığını ve bu durumun bir haksızlık olduğunu vurguladı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, iktidarın Anayasa’nın açık hükmüne ve Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen kadınların soy adı hakkını elinden almaya hazırlandığını belirterek uyarıda bulundu. Gökçen, kadınların evlendikten sonra kendi soy adlarını kullanmaları için TBMM’nin de girişimde bulunması gerektiğini ifade etti. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru kararlarına rağmen eşitliği sağlayacak bir kanun değişikliği yapılmadığı için kadınların dava açmak zorunda kaldığını ve bu durumun bir haksızlık olduğunu vurguladı.
(ANKARA)- CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, “İktidar, Anayasa’nın açık hükmüne ve Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen kadınların bir hakkını daha elinden almaya hazırlanıyor. Kadının, kullandığı isim konusunda bile kendi tercihini yapamayacağını söyleme haddini kendilerinde buluyorlar. Üstelik bunu hiçbir bilimsel veri ortaya koymadan, çocuğun kötü etkileneceği gibi bir gerekçeyi tamamen uydurarak yapmaya girişiyorlar. Uyarıyoruz; zaten yargı Anayasa kriziyle sarsılmışken yeni bir anayasa krizi daha çıkarmayın” dedi.
Gökçe Gökçen, 9. Yargı Paketi Taslağı’nda yer alacağı bildirilen kadınlarınların soy adı düzenlemesine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Gökçen, kadınların evlendikten sonra kendi soy adlarını kullanmaları için TBMM’nin de girişimde bulunması gerektiğini ifade etti. Gökçen, şunları kaydetti:
“Yargı paketleri ve önemli kanun teklifleri konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi yerine birtakım basın organları muhatap alınıyor. Yasama organına getirilmeyen metin, kapalı kapılar ardında hazırlanırken hem milletvekilleri devre dışı bırakılıyor hem de etki analizi yapılmıyor. Yani bir kanunun hangi amaçla çıkarıldığını, hangi soruna çözüm ürettiğini bilimsel veri ve ölçümlerle göstermekten kaçınan bir anlayış var karşımızda. İktidar, kadının soyadı hakkında Anayasa Mahkemesi kararlarını çiğneyerek bir kanun değişikliği yapmaya hazırlanıyor. Anayasa Mahkemesi, kadınların evlenmeleri halinde yalnızca kendi soyadlarını, dilerlerse eşlerinin soyadlarını kullanabileceklerini hükme bağlamıştı. Bu kararın verilmesinde ülkemizin çok değerli kadın hukukçularının, eşitlik savunucularının emeği tartışılmazdır.
“Kadınlar, bir de dava yüküyle karşı karşıya kalıyor”
Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru kararlarına rağmen eşitliği sağlayacak bir kanun değişikliği yapılmadığı için uygulamada kendi soyadını kullanmak isteyen her kadın, eşine dava açmak zorunda kalıyor, bir de bu davanın yüküyle karşılaşıyordu. Anayasa Mahkemesi’nin son iptal kararıyla birlikte, Meclis’e düşen görev nihayet eşitliği sağlayan bir düzenleme yapmaktır. Bunun yerine yeni bir skandala imza atmaya hazırlanılıyor. Anayasa Mahkemesi’nin yıllardır verdiği istikrarlı kararlar ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne açıkça yüklediği bir görev vardır. Anayasanın 153. maddesinde Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama organını da bağladığı açıkça düzenlenmektedir. Şimdi iktidar, Anayasa’nın açık hükmüne ve Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen kadınların bir hakkını daha elinden almaya hazırlanıyor. Kadının, kullandığı isim konusunda bile kendi tercihini yapamayacağını söyleme haddini kendilerinde buluyorlar. Üstelik bunu hiçbir bilimsel veri ortaya koymadan, çocuğun kötü etkileneceği gibi bir gerekçeyi tamamen uydurarak yapmaya girişiyorlar. Uyarıyoruz; zaten yargı Anayasa kriziyle sarsılmışken yeni bir anayasa krizi daha çıkarmayın. Bunu kadınların haklarına saldırarak yapmayı ise hiç denemeyin.”